Titanik, 15 Nisan 1912 tarihinde, yalnızca bir sefer için tasarlanmış ve büyük umutlarla denize açılmış bir yolcu gemisidir. İlk yolculuğuna çıkarken, kendisi hakkında "batmaz" ifadesinin kullanılmasının ardında yatan gerçekler, tarih boyunca tartışmaların merkezinde yer aldı. Gemi, çağının en gelişmiş teknolojisi ile inşa edilmişti ve bu nedenle birçok insan, onun güvenli bir yolculuk yapacağına yürekten inanıyordu. Ancak, Titanik'in gerçekleştirdiği bu efsanevi yolculuk, en büyük deniz trajedilerinden biri haline geldi.
Titanik, Harland and Wolff tersanelerinde inşa edilmiştir ve geminin tasarım sürecine derin bir özen gösterilmiştir. O dönemde inşa edilen en büyük yolcu gemisi olarak bilinen Titanik, üst düzey konforu ve lüksü ile yolcularının beğenisini kazanmayı hedefliyordu. Gemi, maksimum güvenlik için birçok yenilikçi özellik ile donatıldı. Su geçirmez bölmeleri ve sağlam yapısı ile ''batmaz'' olarak adlandırılması, bu özelliklerin bir neticesiydi. Ancak, bu ünlü ifade Titanik’in hikayesinin sadece bir parçasıdır. Batmazlık efsanesi, aslında kullanımından çok önce başlayan bir yanılsama haline gelmişti. Titanik'in tasarım sürecinde batmazlık üzerine yapılan iddialar, hem geminin kapılarına hem de donanımına güven veren bir pazarlama stratejisinin parçasıydı.
Yolculuğuna 10 Nisan 1912'de Southampton'dan başlayan Titanik, Fransa'nın Cherbourg ve İrlanda'nın Queenstown (Cork) limanlarını ziyaret ettikten sonra New York'a yola çıktı. Ancak, 14 Nisan 1912 gecesi, buzdağlarına çarparak büyük bir hasar aldı ve su almaya başladı. Bu beklenmedik olay, Titanik’in "batmaz" mottosunu, çok kısa bir süre içerisinde geçersiz kıldı. Gemide bulunan 2,224 yolcunun neredeyse yarısı, kaçış esnasında hayatını kaybetti. Titanik'in batışı, sadece bir geminin batışı değil, aynı zamanda insanlığın hubrisinin bir simgesiydi. Gemi, denizlerde kalıcı bir efsaneye dönüşmeden evvel pek çok hayatın sona ermesine neden oldu.
Titanik efsanesi, yalnızca bir deniz faciası olmanın ötesine geçerek, sosyal ve kültürel bir düşüncelerin tipik bir örneği haline gelmiştir. Olaydan sonra, gemi inşasında güvenlik standartlarının artırılması ve deniz kazalarının önlenmesi için birçok regulasyon geliştirildi. Bu, Titanik’in yaşadığı trajedinin, deniz seyahati endüstrisindeki pratikler üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bugün, Titanik’in batışı hâlâ deniz tarihinin en çok hatırlanan ve tartışılan olaylarından biri olarak hatırlanmaktadır. Geminin enkazı, 1985 yılında Robert Ballard tarafından keşfedildiğinde, insanlar tarafından büyük bir ilgi ile karşılandı. Enkazın içinden çıkarılan eşyalar, hem tarihsel değeri hem de insanlık hikayesini ortaya koyması açısından önemli birer parça haline geldi.
Sonuç olarak, Titanik'in "batmaz" denilerek tanıtılması, toplumda bazı yanlış anlamalara ve yanılsamalara sebep oldu. Geminin trajik batışı, insanlık tarihindeki en büyük deniz felaketlerinden birini temsil ederken, aynı zamanda insanların ilerleme konusundaki kibirinin ve doğanın gücünün bir hatırlatıcısı olarak kalacaktır. Titanik, yalnızca bir gemi değil, aynı zamanda bir ders niteliğindeki efsanedir: Doğa gücü, insan yapımı limitleri her zaman aşma kapasitesine sahiptir.