İsrail ile Lübnan arasındaki gerginlik, yıllar içinde bölgesel güç dengeleri ve tarihi olaylarla şekillendi. Son dönemde, İsrail'in Lübnan'ı işgal etmeyi planladığına dair iddialar tekrar ortaya atıldı. Bu iddialar, özellikle Lübnan'ın güneyindeki Hizbullah varlığı ve İsrail'in güvenlik endişeleri üzerinden şekilleniyor. Ancak, bu iddiaların ne kadar gerçeği yansıttığı ve arkasındaki motivasyonlar bölgedeki diğer güçlerin de dikkatini çekiyor.
Tarihi olarak bakıldığında, İsrail ve Lübnan arasındaki ilişkiler uzun bir gerilim geçmişine sahip. 1982'deki İsrail'in Güney Lübnan'ı işgali, bölgedeki dinamikleri değiştirmiş ve yıllarca süren çatışmalara neden olmuştu. Bugün, Hizbullah'ın bölgedeki etkisi ve Lübnan'ın iç siyasi karmaşası, bu iki ülke arasındaki tansiyonun tekrar yükselmesine sebep oluyor. Hizbullah’ın Lübnan’ın güneyinde güçlü bir varlık göstermesi, İsrail açısından sürekli bir tehdit olarak algılanıyor. Bu nedenle, İsrail'in zaman zaman Lübnan'a yönelik askeri müdahale planları gündeme geliyor.
Ancak Lübnan'ı işgal etmenin, İsrail açısından stratejik ve politik açıdan büyük riskler taşıdığı ifade ediliyor. Bölgedeki diğer aktörler olan İran ve Suriye'nin devreye girmesiyle bu tür bir işgalin geniş çaplı bir bölgesel savaşı tetikleyebileceği kaydediliyor. Aynı zamanda Lübnan’ın kırılgan yapısı ve mevcut iç çatışmalar, bu tür bir askeri hareketin ülkeyi daha da istikrarsız hale getirebileceği endişesini doğuruyor.
Uluslararası toplum ise, İsrail ve Lübnan arasındaki gerginliği diplomatik yollarla çözme çabalarını sürdürüyor. Özellikle ABD ve Avrupa ülkeleri, bu tür iddiaların gerçeğe dönüşmemesi için arabuluculuk yaparak bölgesel barışı koruma yönünde baskılarını artırıyor.